Lüksemburg Yolculuğu

Lüksemburg Yolculuğu
Photo by Cedric Letsch / Unsplash

Kıymetli arkadaşlarım bu blog yazımda sizlere Lüksemburg yolculuğumdan bahsetmek istiyorum. Yine araba yolculuğu ile gittiğim bir gezi oldu ve yol üzerinde Hollanda sınırlarından da geçtim. Yollar inanılmaz güzeldi. Arabayla kolayca gidilebilir, temiz yollar vardı. Yolculuk süresince molalarımızı tabii ki de oto gaz benzin istasyonlarında yaptık. Restoranı olan yerler de vardı bunların içinde ve her benzin istasyonunda tuvalet bulunuyordu. 80 cent civarı fiyatlar uygun görülmüş tuvaletler için. Yolda sayamayacağım kadar rüzgar enerjisi üreten rüzgar gülleri gördüm. Ve bazıları gerçekten fazlasıyla büyüktü. Türkiye'de rastlamamıştım bu boyutta rüzgar enerjisi güllerine. Tarım ve hayvancılık yapılan özel araziler de fazlaydı gayet. Atlar ve inekler büyükbaş hayvan yetiştiriciliği bildiğimden çokmuş meğerse.


Hollanda’yı geçip Lüksemburg sınırların içinde ilerledikçe arazi engebelileşmeye başladı ve otoyollar da daraldı. Belki başka alternatif yollar da vardı bilemiyorum ama bizim seçtiğimiz yol böyleydi. Üstüne üstlük bir de aniden sis çökünce hızımızı bayağı düşürmek durumunda kaldık. Lüksemburg ‘un meşhur kalelerinden biri olan Borscheid Kalesi bu zorlu yolumuzun üzerindeydi. Ve tabii ki de uğramadan geçmedik. Tepede ihtişamlı duruşuyla insanı büyülüyordu. Ama yakından o kadar göründüğü gibi büyük değildi o ayrı bir konu. Kalede hediyelik satan küçük bir dükkan da vardı. Oradan Lüksemburg madeni paras aldık hatıra bir para geçerliliği yok bu arada. Fiyatı ise iki euro kadardı.
Daha sonra yolumuza devam ettik ve doğasına hayran kaldık bulunduğumuz ülkenin. Gerçekten mükemmel bir doğa, hafiften soğuk ama vahşi bir havası var ormanların. Söğüt ağaçları ve bazı çalı çeşitleri çoğunluktaydı.
Sonunda Lüksemburg’un başkenti olan Lüksemburg Şehrine vardığımızda Şehri adeta ortadan ikiye yaran vadi, ve onun üzerinde kurulmuş büyük kemerli taş köprülerin şehirdeki binalarla uyumu gözlerimizi kamaştırdı diyebilirim rahatlıkla. Hiç de abartmış olmam diye düşünüyorum. Akabinde hemen bir kapalı otopark bulduk ve arabayı oraya park ettikten sonra o vaddinin kenarına geldik. Arkamızda Notre Dame Kathedrali yer alıyordu. Karşımızda ise tüm şehir. İnsanlar genel olarak pozitif ve güleryüzlü idi.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.