Amsterdam ‘da Bir Gün
Amsterdam ‘a ilk indiğimiz yer Amsterdam Liman ‘ı oldu yat turlarıyla meşhur . Gerçekten soğuk bir karşılama yaşadık. Hava dondurucuydu neredeyse . Hemen montlarımızı giyinip önümüzü kapattık ve yürümeye başladık .
Etrafta bir çok esrar dükkanı gördük . Çok iş yapıyorlardı müşteriler sıradaydı . Şaşırmıştım esrar içen kitlenin yoğunluğuna . Yürümeye devam ettikçe bu sefer içinde esrar içilen kafeler gördük . Normal bir kafe arıyorduk ve sonunda bulduk . Etrafta çeşitli dünya mutfaklarından restoranlar ve tatlı satan dükkanlar vardı . Tatlılar gerçekten de iştah açıcı görünüyorlardı ancak çok pahalılardı .
Yolda yürürken yayalara ve özellikle de bisikletlere çok dikkat etmeniz gerekiyor . Bisikletler arabalardan daha tehlikeli bence . Nehrin o taraflara vardığımızda cidden sıcacık bir manzarayla karşılaştık. Kimi zaman suyla aynı seviyede binalar gördük . Bu çok etkileyiciydi . Her taraf kanallarla dolup taşıyordu adeta . Hediyelik dükkanları çok renkliydi . Çeşit çeşit hediyeler vardı . Bunların arasında esrarlı kek, esrarlı kurabiye , esrarlı lolipop , esrarlı çay ve niceleri bulunuyordu . Mantarlı kek ve kurabiyeler de vardı . Halisünojen mantarların da Amsterdam’da yasal olduğunu yeni öğrenmiştim .
Acıktık tabi haliyle yürüye yürüye bir hal olmuştuk . Önceden yanımızda getirdiğimiz yemeklerimizi yedik çünkü yemekler biraz pahalıydı . Karnımızı doyurduğumuza göre Red light sokağı ‘na gidebilirdik artık . Porno müzesi ve fahişelik müzesi bile vardı . Ancak Giriş ücretine değmeyeceğini düşündük. Ayrıca gına gelmişti bu kadar sexle alakalı şey görmekten artık.
Peynir dükkanları cidden iştah açıcı duruyordu keşke biraz alıp ülkeme de götürebilsem diye düşünmedim değil. Giderseniz kesinlikle acılı mantar sote yiyin derim. Okuduğunuz için teşekkürler...