Yasakların Olmadığı Şehir: Amsterdam

Yasakların Olmadığı Şehir: Amsterdam

Merhaba arkadaşlar, ben Özüm. Size bugünkü yazımda, özgürlüğü derinlere kadar hissedebileceğiniz, kuralların olmadığı, Hollanda'nın başkenti Amsterdam'dan bahsedeceğim. Belki buraya gitmeden önce birçoğumuz kulaktan dolma sözlerle az çok burayı tanıyordu. Fakat, burayı bizzat gidip görmek ise bambaşka bir duygu. Hazırsanız kemerleri bağlayın, başlıyoruzz!

Amsterdam, diğer birçok ülkenin başkentlerinin aksine daha salaş bir ambiyansı olan, serbest bir başkent. Daha önceden gittiğim başkentlerde hep şehir planlamasının ve otoritenin daha çok öne çıktığını görmüştüm. Fakat, Amsterdam her kesime hitap eden ve otoriterliğin, baskıcılığın aksine her şeyin serbest olduğu bir yer. Özellikle, tren istasyonundan iner inmez şehrin merkezinde 'Pride' dediğimiz LGBT+ bayraklarının, kendi ülkelerinin bayrağı gibi sallandığını göreceksiniz. Biraz daha ilerleyince ise, şehrin olmazsa olmazı doğal güzelliklerle karşılaşmaya başlıyorsunuz. 2 km'de bir nehir görmemek neredeyse imkansız! Bu nehirlerin etrafının mis kokulu çiçeklerle donandığını ve yerli halkın bisikletlerini yanıbaşına koyduklarını göreceksiniz. Burasının trafiğinde öncelik ise her zaman bisikletlinindir. Yaya ve diğer araçlar ondan sonra gelir. Bisiklet yolu, neredeyse Türkiye'deki yaya yolunun 2 katı şeklindedir. Yaya yolu da bisiklete göre bir o kadar da küçüktür. Bisiklet sürmek tahmin edildiği üzere bu kentte son derece yaygın. Biz de yerli halktan imrendiğimiz için uzun bir bisiklet yolculuğuyla Amsterdam'ı keşfetmeye karar verdik. Bu yolculuk yaklaşık 3.30 saat sürdü ve normal bisikletler için kişi başı 10 euro ödedik. Bu fiyat 24 saatlik kiralama içindi, dilerseniz sabahtan kiralayıp sürebilirsiniz. Bunun dışında, elektrikli bisiklet seçeneği de var, o da 4 saati 11 euro. Elektrikli bisiklet, normale göre biraz daha hızlı ilerliyor ama son derece keyifliydi. Biz bisiklet kiralama işini 'Donkey Republic' adlı uygulamadan yaptık ve oldukça güvenliydi. Dilerseniz eğer, nehirde keyifli bir kayık gezisine de çıkabilirsiniz.

Buraya gelir gelmez çok güzel tatlar deneyeceğiniz kesin. Fakat, Amsterdam'ın yerel lezzetleri diğer ülkelere göre birazcık daha farklı. İstasyondan iner inmez sizi, oraya ait meşhur bir koku karşılayacak, ünlü 'Cannabis' kokusu :) Hollanda hükümeti, bu tarz şeyleri halkına tamamen legal olarak karşılıyor. Halkın çoğunluğu da düzene ayak uyduruyor. Tadını merak edenler için ise dükkanlarda çok fazla ürün gördük. Kekin, kurabiyenin hatta lolipopun bile içlerine koymaları beni oldukça şaşırtmıştı. Bu yüzden, yolda yürürken az da olsa dikkatli olmakta fayda var :)

Amsterdam'ı sabah görmek bir o kadar zevki olsa da, gece gözüyle görmek de bir o kadar farklı. Gece, tüm şehrin ışıl ışıl parıltısıyla karşılacaksınız. Çok turistik olan ve adını sıkça duyduğumuz 'Red Light District' ise ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Legal kelimesini son derece anlayacağınız bir cadde kendisi. Bayanlar için çok fazla tehlike arz etmese de erkekler bu caddede yürürken az da olsa dikkatli olmalılar :)

Jordaan Park'ı ise bisiklet sürmek ve temiz hava almak için son derece ideal bir park. Burada dinç kalmak için halkın tüm aktiviteleri yaptığına şahitlik edebilirsiniz. Kendisi oldukça büyük ve tahmin edildiği üzere nehir kenarının yanında olan sevimli bir park. Oradan da Dam Square'i ziyaret etmek için ulaşım oldukça kolay!

Amsterdam blog'um burada sona eriyor, umarım bu blog gitmek Amsterdam'ı ziyaret etmek isteyenler için oldukça faydalı olmuştur :) Tekrar başka yazılarımda görüşmek üzere!