MAINZ GEZİSİ
Stajda 3. haftamız tamamlandı ve 3 stajyer arkadaşımızla birlikte haftasonu Mainz’a gitmeye karar verdik. 3 saati geçen tren yolculuğumuzda rhein nehrini ve onun kenarındaki küçük kasabaları izlemek bile apayrı bir geziydi. 9 euroluk ticketla ücretsiz yaptığımız tren yolculuğu o kadar rahattı ki uyuyan arkadaşlarım da oldu.
Mainz şehri küçük bir şehirdi ama sokaklarıyla, binaların şekilleriyle ve şehir merkezine açılan renkli pazarıyla görsel bir şölen gibiydi. Mainz katedrali ilk durağımızdı. Birçok katedral gibi çok büyük bir geçmişi olan bu katedralin mimarisi görmeye değerdi. St. Stephan kilisesi de aynı şekilde kesinlikle ziyaret edilmesi gereken yerlerden biriydi. Onun dışında St. Augustin kilisesine de uğradık ama benim için en iyisi Mainz katedraliydi. Müzelerin girişi ücretliydi ve hepsini gezecek kadar süremiz yoktu o yüzden müzelere uğramadık ama onları da eğer tekrar gidersem girilecek yerler listesine ekledim. Schillerplatz adı verilen karnaval çeşmesine de uğradık. Belediye binasının hemen önündeydi sanırım ve etrafı ağaçlarla dolu güzel bir meydandı. Fotoğraf çekilmek için güzel bir yer olduğunu söyleyebilirim. Botanik bahçesi şehrin biraz dışındaydı ve ona da uğrayamadık ama giderseniz kesin uğrayın bence. Onun dışında çok lüks bir restoranda Alman usülü yemekler yedik. Oralarda ünlü bir waffle/dondurma türü olan spagetti dondurması gibi bir şey de yedik. Zamanımızın genelini Markt adı verilen pazar etrafında geçirdik ve gerçekten görülmeye değer bir gezi ve harika bir anı olarak aklımdad kaldı. Dönüşte ise yine aynı şekilde Köln üzerinden aktarma yaparak günübirlik gezimizi çok verimli şekilde tamamladık. Almanya’ya gelirseniz kesin Mainz’a uğrayın derim.