İlk Yurt Dışı Deneyimim – Almanya

İlk Yurt Dışı Deneyimim – Almanya

Herkese merhaba. 2022 Ağustos ayı itibariyle Almanya’da başlayan ve 2 ay sürecek olan Erasmus stajıma başlamış bulunuyorum. Bu yazımda sizlere Almanya hakkındaki ilk izlenimlerimden ve ilk yurt dışı deneyimimden bahsedeceğim.

Kayseri’den başlayan yolculuğum Düsseldorf’a inmemle devam etti. Benim için oldukça yeni olan bu deneyimde ilk defa bambaşka bir ülke ve kültürle tanışmanın heyecanını yaşarken oldukça farklı deneyimler ve izlenimler elde etme şansını yakaladım. Öncelikle havalimanına inerken gözüme çarpan ilk detay şehirde çok fazla yeşillik alan olması ve yüksek katlı binaların neredeyse yok denecek kadar az olmasıydı. Bu durum, daha ilk dakikalardan oldukça pozitif bir etki bıraktı.

Havalimanından kalacağım yer olan Wuppertal’a geçtiğimde Alman hükümetinin yalnızca Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında geçerli olmak üzere yürürlüğe koyduğu 9 Euro’luk bilet ve toplu taşıma araçlarının bulunduğunuz yere ne zaman geleceğini bildirmek için anlık veri aktarma mantığıyla çalışan “Deutsche Bahn (DB)” uygulaması sayesinde ilk günden rahat bir şekilde toplu taşımaları kullanmaya başlayabildim. Şu anda her ne kadar bu uygulamanın sonunda gelmiş olsak da çoğu trende, tramvaylarda ve otobüslerde geçerli olan bu bilet tam anlamıyla bir hayat kurtarıcı görevi gördü. Almanya’yı ekonomik bir şekilde gezmek isteyenler için oldukça büyük bir kolaylıktı.

Almanya’ya geldiğimden beri dikkatimi çeken şeylerden bir diğeri de Alman halkının ne kadar disiplinli bir topluluk olduğunu görmemdi. Alman disiplini denilen kavramın gerçekten doğru olduğunu gördüm. Gerek trafik kuralları gerek gündelik hayattaki eylemleri olsun insanlar her zaman belirli bir düzen içerisinde yaşıyorlar, birbirlerine karşı saygılı ve duyarlı davranıyorlar. Kimse kimseyi rahatsız etmiyor, herkes kendisine odaklanmış durumda. Oldukça huzurlu ve sakin bir hayat sürüyorlar. Böyle bir toplum yapısına sahip olan bir ülkeyle tanışmak beni oldukça etkiledi.

Hazır Almanlardan bahsetmişken dikkatimi çeken bir diğer şey de lokal halkın neredeyse çoğunun iyi düzeyde İngilizce konuşabiliyor olmasıydı. Bu sayede Almanca bilmenize gerek kalmadan marketlerde, mağazalarda veya sokaklarda insanlarla kolaylıkla iletişim kurabiliyorsunuz. Almanlar bu konuda oldukça nazik ve yardımsever oldukları için sizin topluma adapte olmanızı ve rahat bir şekilde uyum sağlamanızı da oldukça kolaylaştırıyorlar.

Tüm bunların dışında benim için ülkedeki trafik ve toplu taşıma kuralları da oldukça farklı ve yeni bir deneyimdi. Mesela burada korna sesi duymanız neredeyse imkansız. Trafik gürültüsü yok denecek kadar az. Yollarda sadece yaya geçitlerini kullanmanız ve araba olmasa dahi mutlaka yayalar için olan ışığın yeşil yanmasını beklemeniz gerekiyor. Kurallara uyulduğu içinde trafik düzenli bir şekilde, hiç durmadan akıyor. Toplu taşımalarda maske zorunluluğu olması, maske takmayan insanların bu kurala uymaları ve duyarlı olmaları için kibarca uyarılmaları, iniş ve binişlerde izdiham yaşanmaması açısından önce herkesin inmesini beklemeniz... Kısacası Almanya’da bu gibi konularda işler tam da olması gerektiği şekilde, gerçek bir düzen içerisinde yürüyor.

Beni şaşırtan bir diğer konu ise marketlerdeki alım gücü oldu. Geldiğim günden bu yana kaldığım yere 10-15 dakika uzaklıktaki Penny, Netto, Akzenta ve Aldi gibi marketlerin hepsinden alışveriş yapma şansım oldu. Bu marketlerin çoğunda ürün çeşitliliği oldukça fazla. Ayrıca hemen hemen her kesime uygun ürünler bulmak mümkün. Eğer denk gelirseniz çoğu zaman birçok yiyecek ve içecek ürünlerinde indirim oluyor. Bu sayede çok daha uygun fiyatlarla alışverişinizi yapabiliyorsunuz. Ayrıca marketlerden aldığınız geri dönüştürülebilir içecek kutularını 25 Cent karşılığında marketlerdeki makinelerde geri dönüştürüp alışverişlerinizde kullanabiliyor olmanız en hoşuma giden olaylardan biri oldu. İnsanları geri dönüşüme teşvik etmek için tasarlanan harika bir fikir.

Son olarak Almanya’da arı öldürmenin yasak olduğunu ve eğer öldürürseniz cezasının olduğunu bu yüzden de çok ama çok fazla arının olduğunu, sokaklarda kedi veya köpeğe neredeyse hiç rastlamayacağınızı, sahipleri olan evcil hayvanların ise oldukça eğitimli olduklarını eklemek istiyorum.

Genel olarak Almanya, teknoloji ve sanayi açısından oldukça gelişmiş bir ülke olmasına rağmen çevreye ve doğaya verdikleri önem, şehirlerde bu kadar fazla yeşillik alanın olması ve atık bilinci gibi konularda beni oldukça etkileyen, birçok konuda olması gerekenin belirli bir disiplin ve düzen içerisinde işlediği bir ülke.

Şimdilik Almanya ile ilgili ilk izlenimlerim bu yöndeydi. Umarım sizler için faydalı bir yazı olmuştur. İlerleyen günlerdeki Erasmus deneyimlerimi paylaşmaya devam etmek için sabırsızlanıyorum.

Tekrar görüşmek üzere, sevgiler.