Brüksel Gezim
Öncelikle Merhabalar.Bu Yazımda brüksel gezimden ve brükselde karşılaştığım durumlardan bahsedeceğim.Brüksel Felemenkçe ve Fransızca dillerinin konuşulduğu Merkezi ve turistik kısımlarının fazlasıyla idrar kokusu ve çöp ile dolu olan Belçikanın Başkentidir.Az önce bahsettiğim çöp ve idrar kokusunun sebebini ise insanlar belçikanın göçmenleri ile bağdaştırmışlar.Turistik yapılar ve yerler yeterince güzel örneğin işeyen çocuk heykeli:
İşeyen Çocuk Heykeli
Rivayetlerden birine göre Brüksel'i bu oğlan çocuk kurtarmış. Bu hikayede, o zamanlar Brüksel’deki düşmanlar geri çekilir gibi yaparlarken aslında kentin altına barut yerleştirmişler. Julien isimli küçük çocuk alev alan fünyeyi görür ve çabucak üzerine işeyerek söndürür. Bunun üzerine büyük bir faciayı önleyen bu çocuk, kahraman ilan edilerek heykeli dikilir.
Bir diğer rivayette ise, öfkeli bir cadının heykeli lanetlediğinden söz edilir. Lanetlemesi ile sonsuza kadar işeyecek olan çocuğu gören adam, yaptığı heykel ile çocuğun yerini değiştirdi. Bir diğer senaryoya göre ise cadı başarılı oldu, çocuğu sonsuza kadar lanetledi ve onu taşa çevirdi.
İşeyen Çocuk’un aslında iki yaşındayken düşman askerlerin üzerine işeyen Leuven’in genç III. Dük Godfrey olduğuna dair bir öykü de var. Babasının kalesinden kaçar, Brüksel’deki diğer çocuklarla oyun oynar ve en sonunda ünlü bir sokağın köşe başında bulunur.
Barabant Dükalığı döneminde Brükselli Heykeltıraş Jerome Duquesnoy tarafından 30 Ren Dükatı karşılığında yapılan ve daha önce bugünkü alanda yer alan çeşmenin bir parçası olan su taşıyan çocuk motifi, bugünküne benzeyen bronz heykel ile değiştirildi. Böylece 15. yüzyıldan itibaren İşeyen Çocuk heykeli yer almaya başladı.
Grand Place
Grand Place (Büyük Meydan) veya Grote Markt, Brüksel'in merkezi meydanıdır.
Birçok idari bina ve iki büyük yapı, şehirdeki Belediye Binası ve Brüksel Kenti Müzesini içeren Breadhouse (Fransızca: Maison du Roi, Felemenkçe: Broodhuis) binası ile çevrilidir. Meydan, Brüksel'deki en önemli turistik yer ve şehrin simgesidir. Meydan 68x110 metre ölçülerindedir ve 1998 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiştir.
St. Michael ve St. Gudula Katedrali
Victor Hugo’nun Gotik mimarinin en sade örneği olarak nitelendirdiği katedral, 9. yüzyılda St. Michael’a adanmış bir şapel olarak inşa edilmiş.
11. yüzyılda kiliseye çevrilen dini yapıya 1047 yılında II. Lampert tarafından Aziz Gudula’ya ait kutsal eşyalar getirtilmiş. Hendrik Frans Verbruggen tarafından yapılmış ahşap minber katedralin en çok ilgi çeken kısımlarının başında geliyor.
Daha yazımda yer vermediğim Cinquantenaire,Royal Gallery of Saint Hubert,Brüksel Kraliyet Sarayı gibi birçok yeri sadece bir günde gezdik ve sanırım avrupada bir gün içerisinde en çok adımı bu gezimin olduğu günde atmıştım.Bu Brüksel yazısının sonuna gelmiş bulunmaktayım Brüksele uğrarsanız.Krep ve patates kızartması yemeyi.Çevrenize çikolata almayı unutmayın.İyi günler.