Kuzey Almanya'daki Üniversite ve Araştırma Ortamı

Kuzey Almanya'daki Üniversite ve Araştırma Ortamı
University of Bonn

Almanya’ya Erasmus stajı için geldiğimde, yalnızca çalıştığım kurumla değil, üniversite yaşamıyla da temas etmek istiyordum. Bu amaçla Wuppertal Üniversitesi’ni dışarıdan biri olarak keşfetme fırsatı buldum. Gerek mimarisi, gerek sunduğu imkanlar, gerekse öğrencilerle akademisyenler arasındaki ilişkiler açısından Türkiye’de alışık olduğum üniversite ortamından oldukça farklı bir tablo ile karşılaştım.

İlk olarak üniversitenin kütüphanesini kullanma imkanım oldu. Dışardan biri olarak oldukça kolay bir şekilde giriş yapabildim ve sessiz, düzenli, bol ışık alan bu ortamda saatlerce verimli bir şekilde çalışabildim. Kütüphanede çok sayıda bireysel çalışma alanı, grup çalışma odası ve teknolojik olanaklar vardı. Almanya’daki kütüphane kültürü disiplinli ve saygılı bir yapıya sahip; öğrenciler sessizlik kuralına büyük özen gösteriyor, hatta sessiz konuşmalar bile neredeyse hiç yok. Bu durum çalışmak isteyen herkes için çok verimli bir ortam yaratıyor.

Wuppertal Üniversitesi'ni daha yakından tanımamı sağlayan en güzel anlardan biri ise "Yaza Merhaba Festivali" oldu. Üniversitenin çeşitli öğrenci kulüpleri tarafından organize edilen bu etkinlikte, kampüs adeta küçük bir şehre dönüşmüştü. Müzik performansları, kültürel tanıtım stantları, yöresel yemeklerin yer aldığı alanlar ve birçok interaktif aktivite vardı. Her kulüp, kendi standında hem eğlenceli hem de öğretici aktiviteler düzenliyordu. Bu tür etkinliklerin tamamen öğrenciler tarafından planlanıp organize edildiğini öğrenmek oldukça etkileyiciydi.

Dikkatimi çeken bir diğer önemli detay ise akademisyenlerin bu etkinliklere aktif olarak katılmasıydı ama organizatör olarak değil. Etkinlikleri keşfetmek, öğrencilerle tanışmak, sohbet etmek ve keyifli vakit geçirmek için oradaydılar. Türkiye’de genellikle daha resmi bir mesafeyle tanıdığımız hocaların burada öğrencilerle daha arkadaşça ve samimi bir ilişki kurması beni oldukça şaşırttı ve mutlu etti.

Etkinlikler kapsamında çeşitli workshoplar da düzenleniyordu. Özellikle dansa ilgi duyan biri olarak dikkatimi çeken şey, hemen her dans türüyle ilgili bir atölye çalışmasının olmasıydı. Salsa, hip-hop, modern dans, hatta geleneksel halk dansları bile kendine yer bulmuştu. Öğrenciler bu workshoplarda hem eğitmen hem katılımcı olarak yer alıyor, birbirlerinden öğreniyor ve birlikte keyifli vakit geçiriyorlardı. Müziğin ritmine kapılıp açık havada dans etmek, farklı kültürlerle etkileşim kurmak ve fiziksel olarak da etkin olmak bu festivalin ruhunu daha da canlı hale getiriyordu. Bu çeşitlilik, üniversitenin ne kadar kapsayıcı ve katılımcı bir yapıya sahip olduğunu bir kez daha gösterdi bana.

Genel olarak Wuppertal Üniversitesi'nde gözlemlediğim araştırma ve öğrenme kültürü; bağımsızlığa, saygıya ve karşılıklı etkileşime dayanıyordu. Burası sadece bir diploma almanın değil, kişisel gelişimin ve topluluk olmanın da merkezlerinden biri gibiydi. Böyle bir ortamı deneyimlemek, akademik hayata olan bakış açımı da olumlu yönde etkiledi.